Yaratılış

“Benim suçum senin
gibi doğmamış olmak m?” diye fısıldadı.
Bir metrekarelik odada
ayakta duruyordu. İkisini ayıran cam panoda seslerin iletilmesi
için dört tane küçük delik açılmıştı.
“Hayır, öyle…”
sesinin gidip gitmediğinden emin olmadığından deliklere doğru
yaklaşıp biraz daha sesini yükseltti, “…öyle olmadığını
biliyorsun”
“O zaman neden burada
tutulduğumu söyler misin?”
Verecek bir cevabı
yoktu. İki gün önce Deniz birini öldürmüştü. Aslında zorunda
kalmıştı. Deniz beş yıldır onunlaydı. Gençliğinde her zaman
korkusu olan yaşlanınca yalnız kalma hissi gerçeğe dönüşünce
birine ihtiyaç duymuştu. Belli başlı işleri yapmanın giderek
zorlaşması haricinde bitip tükenmek bilmeyen geceleri tek başına
geçirmek çok zordu. Önce bir hizmetçi tutmayı düşünmüş
ancak Deniz’in daha ucuz olması üzerine onu satın almıştı.
Yaklaşık yirmi yıldır androidler insanların hizmeti için
üretiliyordu ama onlara karşı hep mesafeli kalmıştı. Yalnızlık
fikirleri değiştiriyordu. Başlarda alışması zor olmuştu. Son
yıllarda sağlanan teknolojik gelişimin vardığı boyutu böylesine
yakından tecrübe etmek inanılmazdı. Öğretilebilir zeka ve
silikon uygulamalar sayesinde caddede gördüğünüz birinin android
olduğunu söylemeniz imkansızdı. Deniz ilk günlerde biraz
mesafeliydi. Ya da o öyle hissetmişti. Bunu zaman zaman düşünmüş
bir türlü cevabını tam olarak verememişti. Onunla geçirdiği
vakit arttıkça aralarındaki samimiyet de gelişmiş, birbirlerini
tanımışlardı. Karşısındaki bir makine değildi. Her şeyi en
ince ayrıntısına kadar düşünen, kibar, son derece anlayışlı
bir arkadaştı. Ve işin enteresanı dünyadaki tek arkadaşıydı.
İki gün önce yan
komşusuyla kavga etmeye başlamıştı. Adam yan tarafa
taşındığından beri sorun çıkarıp durmuştu. Kaba, insanlara
karşı en küçük saygısı olmayan biriydi. Bahçesinde beslediği
koca köpek zincirini koparıp saldırdığında yaşlı bacakları
kaçmasına yetecek kadar hızlı davranmamıştı. Adam gelip
köpeğine sahip olmasa daha kötü yaralanabilirdi. Normal bir
durumda karşı tarafın özür dilemesini beklersiniz ama komşusu
öyle bir insan değildi. Aksine bacağındaki yaralara ve
yaşlılığına aldırmadan hakaret etmeye başlamıştı. Sanki
köpeği üstüne salan kendisiydi. Gençken bir sürü kavgaya
girmiş ve böyle bir şeyden zerre korkusu olmayan biri için
sinirlendiğinde durmak pek mümkün değildi. Yaşlılığını bir
anda unutmuş, adamın üstüne yürüyerek karşılık vermişti.
Yaşlanmak tuhaf şey, insan yapabileceklerini unutuyor bazen.
Boğuşma çok kısa sürmüştü. Gerçi ne kadar boğuşma
denebilirdi ondan da emin değildi ya! Adamın ondan genç ve güçlü
olması yetmezmiş gibi köpek sahibinin elinden kurtulup bacağına
yapışmıştı. Deniz sesleri duyup dışarı çıktığında adam
onu boğmak üzereydi. Deniz saldırgan değildi. Ne yapacağını
şaşırmış bir vaziyette adamın elinden onu kurtarmaya çalışmış
ama başarılı olamamıştı. Adam çok güçlüydü ve köpek
aralarına girmişti. Deniz o sopayı nereden buldu, nasıl olup da
adama vurdu emin değildi. Tek bildiği öldürmek için
vurmadığıydı. Ancak darbe bir şekilde gereğinden fazla zarar
vermişti. Bunu yapan bir insan olsaydı muhtemelen fazla bir ceza
almazdı ama Deniz insan değildi ve buraya getirilip hurdaya
ayrılmasına karar verilmişti. İtiraz etmemişti. Mücadele
etmemişti veya kaçmamıştı. Söyleneni yapmış ve teslim
olmuştu.
Pişman olduğunu
biliyordu. Pişman olduğunu anlayacak kadar onunla vakit geçirmişti.
İnsanlara anlatmaya çalışmıştı. Onun sadece basit bir makine
olmadığını anlatmak istemişti. “Yenisini vereceğiz, endişeniz
olmasın” demişlerdi sadece. Onlar için bu kadar basitti hadise.
Yoğun ısrarlar sonucunda Deniz’i son bir kez görmeyi başarmıştı.
Ve şu an buradaydı.
“Onlara söyledim”
dedi Deniz, “İsteyerek yapmadığını söyledim. Niyetim onu
öldürmek değildi”
“Biliyorum…
biliyorum ama elimden bir şey gelmiyor işte”
“Beni öldürecekler.
Hem de hak etmediğim halde”
Kelime tuhaf gelmişti.
Evet onu bir insan olarak görüyordu ama ölmek? Dudaklarının
arasından istemsizce o kelime kayıverdi “Ölmek?”
Deniz bakışlarını
yere indirdi. Bir süre hiçbir şey demeden öylece durduktan sonra
gözlerinin içinde baktı. Yüzündeki mutsuzluğu tarif etmeye
imkan yoktu. “Sana bile tuhaf gelmesi üzücü. Farkımız nedir
söyler misin? Senin etten, benimse silikon ve devrelerden oluşmam
mı? Canım yanıyor. Biliyorum bu da senin için inandırıcı
değil. Çünkü senin canın yandığında elektrik sinyalleri sinir
kanalları ile iletiliyor bense basit bir devreyim. Ama acıyor işte”
“Öyle hissettiğini
bilmiyordum. Yani canının acıması… bilmiyordum” diyebildi. Ne
söyleyeceğini gerçekten bilemiyordu. Onu sevmişti. Bunu biliyordu
ama her zaman zihninin bir yerlerinde onun makine olduğunu
düşünmüştü.
“Tuhaf geldiğini
biliyorum. Beni bir makine olarak gördüğünü de. Ancak bir daha
asla ben olmayacak. Gördüğüm, öğrendiğim şeylerin olduğu
zaman dilimini bir daha kimse yaşamayacak”. Kısa bir an
duraksayıp işaret parmağını şakağına dayadı, “Hepsi
burada. Onlardan öğrendiğim şeyler ve çıkardığım neticeler
de. Canımın acıdığını da burada hissediyorum. Kolumu bir yere
vurduğumda ya da seni üzen bir şey olduğunda da. İşte hepsi
burada”.
Bir şeyler söylemek
istedi ama gözleri dolmuştu. “Canının acıdığını hiç
düşünmemiştim. Hiç aklıma gelmemişti…”
“Biliyorum, üzme
kendini. Yeterince kötü şey yaşandı zaten. Beni yok ettiklerinde
geriye bir şey kalır mı sence? Herhangi bir iz… ne bileyim”
Dolan gözlerine mani
olmaya çalışarak yutkundu. Tıpkı Deniz’in yaptığı gibi işaret
parmağını şakağına götürerek acıyla gülümsedi, “Hepsi
burada. Beni yok ettiklerinde ise ikimizden geriye bir şey
kalmayacak burada”
“Umarım bizler için
de bir öte dünya vardır” dedi Deniz gülümseyerek. “Belki
orada yeniden bir araya geliriz”
Bir şey söylemek
istedi ama söyleyemedi. Sadece elini cama yapıştırıp Deniz’in
gözlerinin içine baktı. Bugüne kadar dünyada sahip olduğu en
iyi arkadaştı. Aralarında tek fark birinin etten diğerinin
devrelerden oluşmasıydı. Her şey bitip üstlerinden asırlar
geçtiğinde ikisi de toprak olacaktı. Deniz tıpkı onun gibi elini
uzattı. Ölene kadar her ikisinin de hayatları boyunca hatırladığı
en önemli an o andı.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir