Tahta Bahçe Makası

Bu cümlenin bir
devamı olmalı? Hangi cümlenin? Bunun işte… az önce söyledim
ya. Kiminle konuşuyorum ki gecenin bu saati. Çocuklar ölmemeli.
Çocuklar ölmesin. Çocuklar ölüyor. Sen karıncaları ezdiğinde
geceleri rahat uyuyabiliyorsun. Kaç karınca ezmişsindir sahi?
Bugün kaç böcek ezmişsindir. Ama onlar insan. Kimler, çocuklar
mı? Kim demişti onu sahi: Çocuklar neden ölüyor sorusuna
geldiğinde düşünmeyi bırakmalısın. Çok saçma. Düşünme bir
düğme değildir ki kapatalım. Mesela soğuk olunca ateş yakar
ısınırsın ama düşünmek öyle mi? Seni ısıtmaz. İyi de
ısıtması gerekmiyor ki zaten. Kim ısınmak için düşünür ki?
Çok saçma. Çocuklar diyorduk. Çocuklar büyüğünce nasıl da
değişiyor. Sonra yaşlanıp ölüyorlar. Bir hayat yaşıyorlar.
Kocaman bir hayat. Düşünsene yıllar geçiyor. Yıllar ne çabuk
geçiyor. Eskiden bir saat bekleyin dediklerinde ağlardık,
hatırlıyor musun? Bir saat, düşünsene. Saniyeler akmaz,
dakikalar geçmezdi. Eskiden kimse o kadar uzun beklemezdi. Ne çok
bekliyoruz. Ne çok düşünüyoruz. İyilik ve kötülük. Siyah ve
beyaz. İyi de arada başka renkler var. İyi ve kötü arasında da
bir şeyler var mıdır? Bilmiyorum. Ortanca iyi, ortanca kötüler
vardır. Beyaz yalan hah… öyle bir şey vardı. Sıcak olunca yine
düşünüyorsun. İşin kötüsü hep düşünüyorsun. Bir türlü
durmuyor. Ne yaparsan yap olmuyor. Evet ne diyorduk. Ne demişti
üstat, sen uçuruma baktığında uçurum da sana bakar. Çocuklar
neden ölüyor sorusuna bakma o zaman. Bakmadan durabiliyor musun?
İyi ve kötüyü sen belirliyorsun. Belirleyemem mi? Sen kimsin?
Benim işte? İyi de kimsin? Kimim ben sahi. Buldum! Doğru ve
yanlışa karar verecek kişi… miyim? Değilim. O cümlenin bir
devamı olmalıydı. Olması gerekirdi. Gerektiğini sen söylüyorsun.
Ben kimim? Sensin işte? Demin ben deyince beğenmedin. Sorunun bir
yanıtı olması şart değil. Sorunun kendisi bir cümledir. Sorunun
kendisi bir cümleyse zararı yoktur tekrar etmenin. Öyleyse bir
devamı olmayabilir cümlenin. İyi de üzülüyor insan elinde
değil. Zaman ne kadar hızlı geçiyor değil mi? Bu bir soru değil
cümle. Biliyorum öyle olduğunu ama bu kez bir soru. Diyalog gibi
yazınca çok saçma oluyor. Burada başka kimse yok ki. Olması
gerekirdi. İyi de yok. Cümlenin bir devamı da yok. Sorunun bir
yanıtı da yok. Sen kimsin? Merkez noktası. Öyle söylediler
çünkü. Öyle olmaya alıştın. Bilincin bu yanılsamayı
sağlıyor. Oysa hepsi doğa. Sistemin yırtıcı olması senin suçun
değil. Hangi sistemin? Bu bir soru mu? Seninki soruysa evet.
Soruydu. O halde benim sorduğumda bir soru. İçinde yaşadığımız
sistemin. İçinde yaşıyoruz, dışında imiş gibi davranıyoruz.
Cümlenin bir devamı olmalıydı. Olabilirdi. Belki de gerekmiyordu.
Bilmiyorum. Uçurum sana baktığında bakmamalısın. Ayrıca soru
bir cümle değildir. Cevap ister. Bu cümlenin bir devamı yok…

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir