Depresyon

Hayat
sana ait olan her şeyi elinden alır” dedi mutsuz bir sesle. 

Hırıltılı sesi gecenin sessizliğinde bile zor duyuluyor.
Yerlerde insanlardan artakalan çöpler. Çürümüş etin kokusu
yayılıyor pislik içindeki toprağın üzerine. Midenizin
bulanmaması imkansız. Soğuğa sicim gibi yağan yağmur eşlik
ediyor.

Önce
zevk aldığın şeyleri almakla başlar. Hayat, zevk almandan
hoşlanmayan kıskanç bir fahişedir”

İlerideki
yoldan geçen arabaların ışığı vuruyor ağzından çıkan
buhara. Soğuk başka bir şey düşünmenize izin vermek istemiyor.
Tertemiz yüzlü, orta yaşlı bir adam konuşan. Beyazlamış
saçlarını arkaya taramış. Üzerinde iş kıyafetleri. Fakat ne
var biliyor musunuz, ayağındaki ayakkabılar. Onlar ucuz şeyler
değil. Üzerindeki kıyafetler geçici. Buraya gelirken giymiş
belli ki. Önünde elleri ve ayakları bağlı bir adam yatıyor.
Çamur ve pisliğin içinde kocaman açılmış gözleriyle konuşanı
dinliyor.

Anlatılanlar
doğru biliyor musun” derken acı bir gülümseme eşlik ediyor
sözlerine. “Daha küçük bir çocukken başlıyor her şey.
Benimki merakla başlamıştı. Bir şeyler ölürken nasıl
davranacaklarını merak etme hissi. Bunu bildiğini sanmıyorum.
Zaten bir önemi de yok. Böcekler, kediler, köpekler ve daha bir
çok şey. Sonra içinde bir şey daha fazlasını istiyor. Buna
engel olamıyorsun. İlk kez birini öldürdüğüm anın heyecanını
sana anlatamam. Ah o an yaşadığım hissi yeniden yaşamak için
neler vermezdim”

Yağmur
hızlanıyor. Yerde yatan adam çırpınıyor. Bağlardan
kurtulacağına dair bir umut. Korkusu onu tamamen ele geçirip
hareketsiz kılmadan evvel son bir mücadele. Son hatırladığı
otoparkta arabasına doğru gittiği. Gözünü burada açtı. Ve
bunu hak edecek hiçbir şey yapmadı. Çömelmiş ona bir şeyler
anlatan adamı daha önce hiç görmedi. Onun sesini hiç duymadı.
Bunu yapmasına sebep olacak hiçbir şeye dahil olmadı.

Aynı
zevki tatmak için devam edersin sonra. Bir tane, bir tane daha.
Durmak istemezsin. Aldığın zevk giderek azalır. Basitçe öldürmek
zevk vermez olur. Her seferinde daha çok uzatırsın süreci. Daha
önce denemediğin şeyleri denersin. Saatler sürer birini öldürmen.
Bazen günler. Fakat sonunda hep aynı şey”

Konuştukça
sesindeki umutsuzluk artıyor. Yerde yatan adam bunları neden
dinlediğini düşünüyor. Bir şeyler söylemek istiyor ağzını
kapatan bezin ardından. Fakat nafile. Diğeri ayağa kalkıp yola
doğru bakıyor. Gözlerindeki hüzün, gelip geçen arabaların
ışığında.

Hepsi
bir yerlerden gelip, bir yerlere gidiyorlar. Kendilerine biraz da
olsa mutluluk yaşatacağını düşündükleri zevklerin peşinde”

Hırıltılı
sesi ürkütücü. Sesini öyle çıkarmak için çaba sarf etmiyor.
Yüzü bu kadar temiz biri nasıl böyle korkunç olabilir. Sokakta
yardım isteyeceğiniz birisi bu. Konuştuğunda tuhaf gelebilir
belki ama… anlattığı şeyler!?

Kaç
kişi oldular bilmiyorum” dedi yerde yatana dönerken. “Uzun
saçlı bir kız vardı, ondan sonra bıraktım saymayı. Her
seferinde daha az zevk. İlk heyecanını tekrar bulabilmenin o
acınası umudu. Sana bedenlerini hiç yerine sunan insanlar. Çoğu
boşu boşuna öldü. Tek bir saniye bile zevk veremeden geçmişteki
bir hatıraya ulaşma umuduna kurban gittiler”

Cebinden
çıkardığı sustalının çeliği parlıyor aniden gecenin
karanlığında. Soğuk kadar keskin ve acımasız çelik. Yeniden
çömeliyor yerde yatanın karşısına. Mutsuz bakışları yerde
yatan adamın üzerinde. Artık çırpınmıyor yerde yatan.
Duyduklarından sonra tek umudu acısız bir son. Buradan kurtuluş
yok, biliyor.

Sonra
ne oldu biliyor musun? Daha acı verici bir şey buldum. Hayatta
bırakmak. Yüzüme dikkatle bak. Her ayrıntısını ezberlemeye
çalış. Bu yüzü tekrar göreceksin… belki. Veya sonsuza kadar
görmeyeceksin. Bunu senin kadar ben de bilmiyorum. Bekleyip
göreceğiz”

Yerde
yatan, çeliği bedeninde beklerken ipleri kesiyor. Duyduklarından
sonra emin değil. Öylece bırakacak mı yani? Hem de
anlattıklarından sonra hiçbir şey yapmadan!?

Serbestsin!”

Bunu
neden yapıyorsun bana!?”

Sesindeki
korku gecenin karanlığına karışıyor. Uzaklardan bir köpeğin
havlaması duyuluyor. Soğuk hiçbir şey düşünmenize izin
vermiyor.

Bunu
düşünecek fazlasıyla zamanın olacak. Şimdi git. Fikrimi
değiştirmem olası ve bunu istemezsin”

Bir
şeyler söylemek istediği belli kaçırılan adamın. Konuşarak
bir şeyleri anlayıp çözebileceğini sanıyor hala. Duyduğu
şeylerin yalan olduğunun söylenmesini belki de. Ne yazık ki hepsi
gerçek. Midesini bulandıran leşin kokusu kadar.

Git!”

Emir
almış köpek gibi koşmak için yerinden kalkıyor. Ayağı kayıp
yere kapaklanıyor daha doğru düzgün kalkamadan. Pislik içindeki
çamurun tadı ağzında. Bunları hak edecek ne yapmış olabilir
ki. Çabalayıp doğruluyor. Karanlığa doğru hızlı adımlar.
Peşinden gelip gelinmediğinden emin olmak ister gibi son bir kez
arkaya bakıyor. Arabaların ışıkları aydınlatıyor boşluğu.
Orada kimse yok. Nereye gitmiş olabilir bu kadar kısa sürede?
Karanlığa doğru koşuyor. Tek yapabildiği bu. Bir de onun geri
gelmeyeceğini umut etmek. Korkusu bir adım geride onu takip ediyor.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir