Kopuş

Gündüz bir ara hava düzelmiş, dışarı çıkmışlardı. Yürüme mesafesindeki parkta bir banka oturup havanın tadını çıkarmış, gelir geçer şeyler üzerine üç beş lakırdı etmişlerdi. Kış henüz yerini bahara bırakmaya hazır değildi ama gün çok güzeldi. Oynayan çocukları izlemişti bir yere varmayan sohbet bittiğinde. Sonra kitap okumuştu. Edebi bir değeri olmayan macera kitabı. Kahramanın yerine kendini …

Kopuş Devamı »

Bozuk Bir Aşk Hikayesi

Bir yatakta başlamıştı hikaye ve bir yatakta nihayete ermişti. Zamanın izleri göstermek ister gibi kırışmış çarşafın üstünde, kırılmış hayallerin esiriydi adam. Uzandığı yerden kalkmak için bir mazeret aradı. Yeniden başlamak ve belki yeni bir ilişkiyi ümit etmek için. Pek öyle aklına gelmez kalbi kırıkken insanın, yeni bir ilişkinin ateşini yakmak. Ancak gerilerde bir yerlerde durur …

Bozuk Bir Aşk Hikayesi Devamı »

Kahve, Saat ve Anılar

Saatin sesi. Tik tak… tik tak… ne demişti doktor, “Alzheimer başlangıcı var. Hızlı ilerleyip ilerlemediğini anlamak için çeşitli testler yapmalıyız”. Öyle demişti değil mi? Evet… evet öyle demişti. Birkaç gün önce muayenehanesinde söylemişti. Saatin sesi neden yüksek böyle? Karnım da aç değil ama. Niyeyse aklımda hep yemek var. Kızım… kızımın adı neydi? Saçları sarı hani. …

Kahve, Saat ve Anılar Devamı »

Dağ, Orman ve Çöl

Bir restoran. Pahalı, öyle herkesin gideceği türden değil. İçeride bembeyaz masa örtüleri ile kaplı masaların ardından deniz görülüyor. Demirlemiş tekneler, durgun denizin üstünde sallanıyor. Güneşin kızıllığı denizin mavisi üstünde yayılıyor. Çok fazla müşteri yok restoranda. Pahalı yerlerin o bildik sessizliği var içeride. Arada bir kalabalık gruptan kahkaha sesleri geliyor. İş toplantısındalar muhtemelen. Belki de arkadaş …

Dağ, Orman ve Çöl Devamı »

Yalnız mısınız?

Eski ve yorgun bir yolun üstündeki evdeyim. Etraf sessiz. Dışarıda elektrik lambalarının ışığına, arada bir havlayan köpeklerin sesleri eşlik ediyor. Sessizliği seviyor musunuz? Ben çok severim. Evlerin derin sessizliği arasındaki belli belirsiz fısıltıları hele. Evde yalnız mısınız? Neyse boş verin o kadar da önemli değil aslında. Nerede olduğumu anlatıyordum değil mi? Şu an stüdyo tipindeki …

Yalnız mısınız? Devamı »

Evrim I (Online roman serisi)

Yirmi altı yıl, dört ay, bir hafta ve iki gün. Ameliyat masasına yattığı ana kadar geçen zaman. Çok gelmişti hastaneye. Buna değil belki ama bilirdi hastaneleri. Bir sonbahar günü; gri duvarlı, küçük bir hastanede dünyaya gelmişti. Ardından tedavileri için onlarcasını dolaşmıştı. Doğuştan her iki kolu ve bacağı yoktu. Tedavi dedikleri de tedavi değildi ya! Hiçbir …

Evrim I (Online roman serisi) Devamı »

Deneme 1

Tavandaki çizgiler, yaşlı bir adamın yüzü gibi. Kırılıp, birbirlerine yetişmek için uzanıyorlar. Saat kaçtır acaba? Kaç saattir buradayım onu bile bilmiyorum. Günler geçmiş gibi. Belki de haftalar. Pencerenin üstündeki köşede örümcek ağı var. Işık öyle az ki tam olarak seçilmiyor ama büyük ihtimalle örümcek ağır o. – Bir şeyler mi yapsak? – Bilmem ki ne …

Deneme 1 Devamı »

Gece, Yağmur ve Yol

Sonbahar yerini kışa bırakmak için hazırlanırken soğuk beklemeye dayanamayıp erkenden gelmişti. Arabaya bindiğinden beri çalan klasik müzik sinirlerini yatıştırmaktan çok daha da germişti. Dışarıda gördüğü kasvete, arabanın içinde yükselen depresif ve iç karartıcı notalar eşlik ediyordu. Silecekler yağmurun hızına yetişme mücadelelerine çoktan son vermiş gibiydiler. Neredeyse yarım saattir yolda göz kararı ilerliyorlardı. Ön camdan aşağı …

Gece, Yağmur ve Yol Devamı »

Bir Acı Hikaye

Aylardan ocak. Hava öyle soğuktu ki ne giyerseniz giyin kendinizi çıplak hissediyordunuz. Yerler dünden kalan karla kaplı. Gündüz ayazının arasında belli belirsiz çıkan cılız güneşin erittiği birkaç yerden, eskimiş ve bozuk yollar görünüyor. Neredeyse hiç doğmayan güneş akşamı getirmek için son kalan ışığı da çekmekte. Adeta hava donacak. Mehmet daracık sokaktan ilerliyor. İki eli de …

Bir Acı Hikaye Devamı »

Kısa Bir Not

Pahalı mobilyalarla döşeli ofisinde oturuyordu. Biraz önce cenazeden gelmişti. Sevgili eşinin, biricik aşkının cenazesi. Hiç kimseyi öyle sevmemişti. Hiç kimse için bunları hissetmemişti. Hiç kimse için bu kadar üzülmemişti. Sahip olduğu her şeyi şu an verebilirdi. Damla’nın geri gelmesi için sahip oldukları yetseydi eğer, verirdi. Hiçbir şey yapamıyordu. Hiçbir şey düşünemiyordu. Tek hissettiği derin ve …

Kısa Bir Not Devamı »