Bir Sevda Masalı

Eskimiş kaldırımlar şahidiydi
yorgun adımlarının. Kıvrılan sokağın kaybolmasını engelleme
çabasında sağına ve soluna dizilmiş eski binalar. Kamburlaşmış
sırtı anlatıyor altında ezildiği yükü. Başı öne eğik, ağır
ağır ilerliyor Tarık. Bu sokaklarda kaybolabilse, yapacak. İnan
olsun dakika durmayacak. Yanından yaşlı bir çift geçiyor. Kavga
ediyorlar belli ki. Kadın bir şeylere kızmış. Tebessüm geçiyor
kurumuş dudaklarından. Onlara bakarken kısa da olsa yırtılıyor
karanlık. İnceden bir rüzgar esiyor sokağın altından yukarı
doğru. Ardı deniz. Gemiler gelip geçiyorlar rotalarından
çıkmadan. Önünde çıkmaz sokağın sonundaki eski bina. Şöyle
bakınca yana yatmış gibi gelir. O kadar yaşlıdır. Üstünde
siyah bir palto, dizinin altında. Uzamış saçları, kafasında
oluşmuş boşlukları kapatma derdinde. Aklına gelse bir sigara
çıkarıp yakacak belki ama zihni asırlar ötesinde. Duramamıştı
evde. Duvarlar üstüne üstüne gelmişti. Duyduğu şeyleri
hazmedemiyordu. Bu dünyanın kuralları hep oradadırlar değil mi?
Sizi beklerler yol kesen eşkıyalar gibi. Bilirsiniz orada
olduklarını fakat aldırmazsınız. Söyler o yoldan dönenler
size, umursamazsınız. Ve sonra bir gün o yoldan yürürsünüz.
Çarpıp parçalar sizi o zalim kurallar. Kalbinizi söküp atar.
Soğuk rüzgar hızlanarak esiyor
ardından. Zihnindeki düşünceler rüzgara eşlik edip
koşuşturuyor. Yanından geçen biri tuhaf bakışlarla süzüyor
onu. Tarık farkında değil. Olsa da aldırmayacak ya zaten.
Bakarlarsa baksınlar. Onlardan saklanacak değil bu haldeyken.
Derdini anlatmalı birilerine yoksa patlayacak. Beyni kafasını
yırtıp çıkma derdinde, zonkluyor. Allah’tan Melih vardı. “Sana
geliyorum. Biriyle konuşmam lazım” demişti arayıp. Melih çok
sıkıntısını çekmişti onun. Kaç kez hayatını kurtarmıştı.
Nerelerden, kimlerin elinden çekip almıştı. Zor zamanlardı o
günler. Bir şey kalmamıştı sokağın sonundaki yaşlı binaya.
Eğriliği yaklaştıkça düzelirdi. Bir araba gelip arkasında park
etti. Kararmakta olan hava ucuz arabaların o soluk ışığıyla
aydınlandı. Ellerini cebine sokup hızlandı. Pelinsu’yu çok
sevmişti be… çok sevmişti. Ulaşamıyordu günlerdir. Babası,
zalim herif beraber görmüştü ikisini. Kızına layık görmemişti
onu. Çekip almıştı elinden. Bir şey diyememişti Pelinsu. Ne
desin?
Paslanmış kapıyı açıp içeri
girdi. Küf kokan yaşlı merdivenler ağır ağır azaldı
ayaklarının altında. Bodrum kattaydı Melih’in dairesi. Bir kez
çaldı kapıyı. Belli belirsiz ayak sesleri. Bir süre bakıştılar
kapıda. Melih biliyordu durumu. Eliyle işaret etti içeri gelmesi
için. Eski püskü eşyalar, yıpranmış halılar altlarında.
Mutfağa doğru yürüdü Tarık. Orada otururlardı her zaman. Çekip
eski sandalyeyi cebinden sigarasını çıkardı. Bir kızıllık
yayıldı yanan sigaradan mutfağın loş aydınlığına.
Neden be Melih” dedi iç
yakan bir sesle, “Neden bu dünya böyle?”
Elinde bir rakı şişesi, iki
bardak. Birini Tarık’ın önüne koyup doldurdu sessizce Melih.
Dinlemeyi severdi Melih, kelimeleri duymayı. Sessizliği bardağa
dolan rakının sesi bozdu.
Suçumuz zombi olmak mı? Biz
mi istedik bunu Melih, Allah için söyle. Sen ister miydin zombi
olmayı. Adam sokağın ardından çıkıp kolumu kıtladı Melih”
Tek dikişte içti rakıyı.
Boğazı yandı biraz. Peşine bir nefes sigara.
Vampir olmuş da adam olmuş.
Kan emiyorsun sen kardeşim kan yaa… Biz en azından ziyan
etmiyoruz, yiyoruz. Pelinsu bana layık değilmiş. Şeytan diyor git
Berkecan’ın göğsüne kazığı sapla öldür ama Pelinsu’nun
babası işte. Olmasa, neyse”
Melih elini Tarık’ın elinin
üzerine koydu. “Üzme kendini. İtteyerek olmadın ki? Vampirler
tevgiden anlamaz”
Bir keresinde tam adamı
yiyeceklerden heyecandan kendi dilini ısırıp koparmıştı Melih,
peltekti biraz. Kelimeleri özlem kokardı gecenin buğusunda.
Tikerler abi üzme kendini.
Tana kız mı yok?”
Vampir olmuşsun ama adam
olamamışsın, adam!”
Bi’ tigara da bana vertene
abi. Benimki kalmadı da”
Al gardaşım, al. Sen bu işi
ne yapacağız onu de hele”
Abi bence kaçıralım kızı.
En çok kanımızı emerler. Onlar vampirte biz de zombiyiz!”
Hızla kalktı oturduğu
sandalyeden Tarık. Gözlerinde umudun ışığı, umarsız. İki
elini masaya koyup Melih’e doğru eğildi.
Yapar mıyız?”
Yaparız tabi abi. Ne demek
yapar mıyız?”
Hadi o zaman!”

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir